Kitap Yorumu: Kovan - Laline Paul

Kitabın adı: KOVAN
Kitabın yazarı: Laline Paull
Kitabın yayınevi: Martı
Kitabın sayfa sayısı: 462
Kitabın çevirmeni: Zeynep Yeşiltuna
Kitabın basım yılı: 2014
"Kovan" gayet sistemli bir şekilde bir kovanda yaşayan arıların arasından Flora 717 adındaki bir arının başından geçen olayları anlatıyor. Bu kovanda herkes Kraliçe arıya itaat etmek, hizmet etmek zorundadır. Her cinsin yapacağı iş ve sorumlu olduğu şeyler belirlidir. Hepsinin Kraliçe'ye itaat etmesi gerekir çünkü Kraliçe'nin rahmi kutsaldır, sadece o üreyebilir ve yüceliği asla sorgulanamaz. Kraliçe'nin ilahi kokusu, sevgisi, yaydığı titreşimler diğer arıları çalışmaya motive eden şeydir, kovanın düzenini sağlar. Flora 717 diğer arılardan biraz daha farklıdır. Kendi cinsinin yaptığı temizlik işlerinden terfi edebilen çok becerikli bir arıdır ve elinden çoğu iş gelir. Kraliçe'nin sırlarına bile erişmeyi başarır. Kovan'ın kaderini değiştirmek onun elindedir.

"Kovan"ı yıllar önce kitap fuarından almıştım, kitapla ilgili en ufak bir fikrim yoktu ve sırf kapağının güzel olması beni çekmişti açıkçası. Bu yüzden kitaba başlarken kitaptan ne bekleyeceğimi bilmiyor ve kitabın bana ne katacağını merak ediyordum.
"Kovan" için , Florida Times tarafından şöyle bir yorum yapılmış "... George Orwell'in 1984 ve Margeret Atwood'un Damızlık Kızın Öyküsü'yle paralellik gösterirken kendine özgü olmayı da başarıyor."

"Kovan"ın "Damızlık Kızın Öyküsü"ne paralellik gösterdiğini düşünmüyorum ve "Kovan"ın "Damızlık Kızın Öyküsü"ne hangi açıdan paralellik gösterdiğini düşündüler de böyle bir yorum yaptılar gerçekten merak ediyorum. Eğer yakaladığınız benzerlikler olursa yorum yazarak beni aydınlatırsanız çok mutlu olurum.

Kitabın spoilersız bir incelemesini yapmak istiyorum öncelikle bu yüzden rahatlıkla okuyabilirsiniz.

Kitabın dili oldukça akıcı ve yazıları da büyük olduğu için kitabı okumak çok kolay ancak kitabın dil açısından pek yoğun veya edebi olduğu söylenemez. Yazarın yaptığı betimlemeler çok hoşuma gitti. Arı gibi düşünmenizi, hareket etmenizi, koklamanızı, görmenizi sağlıyor. Bunları yaparken de bu tür duyu organlarının arılar için ne kadar önemli olduğunu ve özellikle kokuların ne kadar hayati bir araç olduğunu anlıyoruz. Zaten yazarın kokular için yaptığı betimlemeleri hayalinizde canlandırmanız hiç zor olmuyor. Yazar tüm bunları yaparken bize arıların nasıl iletişim kurduğunu, nasıl bir sistemle çalıştığını başarılı bir şekilde aktarıyor. Arılar hakkında ufak tefek birkaç bilgi öğrenmemi de sağladı ve yazının sonunda öğrendiklerimi sizinle de paylaşmak istiyorum.

"Kovan"ı okurken dikkatimi çeken şey arılardaki sistemin "kast sistemi"ne benziyor olmasıydı ve kovanın biraz da baskıcı bir rejimle yönetilmesiydi ama hikaye tam olarak bunun üzerine dönmüyor. Ayrıca bir kovanda baskıcı rejimin olması gayet normal çünkü arıların doğasında bu var: çalışmak, hizmet etmek ve kabul etmek.

Kitaptan bir mesaj alamadım, almak için çok uğraştım ama ne yazık ki kitabın size katacağı veya sizi üzerinde düşündüreceği bir mesajı yok. Sonlara doğru bir şeyler olacak gibiydi ve ders veren bir sonuca bağlanacak sandım, bağlanmadı. Bağlanmasını da istemedim açıkçası çünkü kitap boyunca en sonda ders verileceği sinyali yoktu ve bir anda pat diye "Şu dersi çıkarın!" deseydi bu hareket kitabı çok ucuzlaştırırdı. "Kovan" arılara bakış açımı az da olsa değiştirdi, biraz daha sempati duymaya başladım, arı gördüğümde artık direkt tehlike olarak düşünmüyorum, biraz daha sevgiyle ve iyimser yaklaşıyorum bu ufak yaratıklara.
Kitabın bana kattığı ve arılarla ilgili öğrendiğim bazı bilgiler:
-Arılar kışın kraliçe arıyı ortalarına alarak bir küme oluştururlar. Kraliçe arı bal kaynağına yakın tutulur, arıların amacı da kraliçeyi sıcak tutmaktır.
Kitapta bu kısımda daha çok kış uykusuna yatmışlar gibi işlenmişti. Bir tür transa giriyorlardı arılar ve uyuyorlardı.

-Arılar dans ederek birbirleriyle anlaşıyorlar, yemek kaynağının konumunu ve mesafesini bu şekilde diğer arılara aktarıyorlar.
Kitapta da aynen bu şekilde arılar buldukları çiçeklerin konumlarını birbirlerine aktarmak için dans ediyorlardı ve buna ek olarak tehlikeli yerleri de anlatıyorlardı. Ayrıca arılar matematikte ne kadar iyi olduklarını bu danslarla da bize gösteriyorlar çünkü bu danslarını yaparken açılardan, güneşin konumu gibi bilgilerden yararlanarak neredeyse kesin olarak besin kaynaklarının konumunu diğer arılara aktarıyorlar.

-Bal arılarının 170 koku alıcısı vardır. Bizim kokusunu bile alamadığımız çiçeklerden bal üretiyorlar.
Kitapta böyle sayısal veriler çok kullanılmamıştı, saf bilgi verilmemiş, yazar arılarla ilgili yaptığı araştırmaları ve edindiği bilgileri hikayeyle harmanlayarak sunmuştu.

Kitabı çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Eğer arılara karşı özel bir ilginiz varsa veya elinizde okunacak başka kitap kalmadıysa bu kitabı okuyabilirsiniz bence. Bunlar dışında "Kovan" size arılarla ilgili birkaç bilgi katmaktan öteye gidemeyecek. Bu bilgileri internette araştırarak, videolar izleyerek de edinebilirsiniz ve 462 sayfalık bir kitabı okumaktansa vaktinizi daha iyi, mantıklı harcamış olursunuz. Sizi düşünmeye yöneltmeyen,  okuyuculara mesaj vermeyen, yavan bir kitabı okuyarak zamanınızı heba etmeyin bence.

Verdiğim Puan: 3/10




Yorumlar