Suzanne Collins’in yazdığı beş kitaplık ‘Yeraltı Günlükleri’
serisinin ikinci kitabıdır. Konu bakımından gayet zengin bir seri olduğuna
inanıyorum ben. Kitapların sonları genelde bağlantılı oluyor ama yazarın ‘Ateşi
Yakalamak’ kitabının sonu gibi bitmiyor bunlar. *SPOILER* Bu yüzden sanırım
biraz bağlantı kurmakta zorlanıyorum. Sadece bir başka kehanetin olacağını
öğrenerek gidiyor yerüstüne ve mutlu sonla bitiyor (İlk kitabı öyle bitmişti en
azından). *SPOILER SONU* Bende böyle sonla biten kitapları pek sevdiğimi
söyleyemeyeceğim. Okuduğum bir seride böyleydi ve sırf bu yüzden puanlarını
kırmayı düşünüyorum. Kitabın arka kapağına bakacak olursak oh ne güzel spoiler
dolu. Şaka bir yana gerçekten de spoiler var yani. Bot’un kaçırıldığını açık
açık söylüyor baştan. Bir daha Pegasus’un kitaplarının arka kapağını okumamaya
karar verdim zaten.
Kitap bitsin öyle okuyacağım bundan sonra. Olabildiğince az
spoiler vererek konuyu kısaca anlatacağım. Arka kapakta yazdığı gibi Felaket
adlı fareyi öldürmesi gerekiyor Gregor’un. Gregor’u yeraltına getirmek için
kardeşini kaçırıyorlar. Kaçırıyorlar dediğimde öyle çok aşırı ciddi bir şey
değil zaten. Bot’u hamamböcekleri kaçırıyor. Zaten onlarında çok zeki olduğunu
söyleyemeyiz ama sonuçta kaçırıyorlar. Gregor istemeye istemeye oraya gitmek
zorunda kalıyor haliyle. Nasıl bir savaşçıysa artık çocuğu zorla yeraltına
çekiyorlar. Her neyse ikinci kitapta aynı ilk kitabı gibi çok akıcı bir dilde
yazılmış. Suzanne Collins’in üslubuna bayılıyorum ben. Normalde başka kitapları
okurken akıcı olabiliyor ama sıkıldığım yerler de oluyor.
|
Kitabın Türkiye kapağındaki böcek sanırım yusufçuk
denen bir şey. Tam olarak ne olduğunu bilmiyorum
ama kitapta adı hiç geçmiyor neden bu kadar alakasız
bir kapak hazırlama zahmetine girmiş Yunus Bora Ülke
açıklaması zor... |
Ama bu kadının
yazdığı kitapların neredeyse hiçbirinde öyle okumakta zorlanmadım. Kitap zaten
ilginç konusuyla sizi içine çekiyor ve bir bakıyorsunuz çoktan kitabın yarısına
gelmişsiniz. Kitabın çocuklar için yazıldığına katılmıyorum ben. Tamam belki
yazarın amacı o olabilir ama kitapta savaşlar falan var yani sonuçta bunu daha
ilkokul çocuğuna okuyamazsın. Onun yerine beşinci veya altıncı sınıfa giden bir
çocuk okuyabilir elbette. Her neyse ben sadece ‘bu kitap sadece çocuklar için’
lafına karşıyım. Yetişkinlerinde okuyabileceği bir kitap ve okurken
sıkılacaklarını sanmıyorum. Kitabın konusunu başka hiçbir yerde görüp
duymadığım için benim ilgimi çekiyor doğrusu. Tek beğenmediğim yönleri
kitapların sonları. Her neyse eğer seriyi almayı düşünüyorsanız alın derim
kesinlikle ama Pegasus Yayınevi’nin çocuk kitaplarını bu kadar pahalı yapmasını
anlamıyorum ben doğrusu (: Madem çocuk kitabı 270 sayfalık kitabın fiyatına “20
TL” demek nedir ya? Zengin bir ülke değiliz sonuçta ve kitapların fiyatlarını
çok abartıyorlar. Kitap okumayı seven ama fiyatları yüzünden alamayan tanıdığım
o kadar çok kişi var ki saysam sayılmaz. Kitabın fiyatı yüzünden puan kıracağım
ben. Türkiye’de özellikle mi kitapları bu kadar pahalı yapıyorlar bilmiyorum ama
bu alışkanlıklarından vazgeçmeliler. Kitabın beğenmediğim yönü yok denecek
kadar az. Bu yüzden kitaba
VERDİĞİM PUAN: 4.5/5!
*Bu arada konu bazı yerlerde birazcık sapmış olabilir bu
yüzden özür diliyorum ama Pegasus’a kızmamak elde değil. Kitaplara fiyat koyarken
birazcık bizi düşünseler olmaz sanki! Kitapların bu kadar pahalı olması zaten
insanları kitap almaktan soğutuyor. Her neyse umarım bu kadar dil dökmem bir
işe yarar.*
*Fan art koymayı isterdim ama bulmakta zorlanıyorum ve zaten internet hızım da düşük olduğu için koyamıyorum özür dilerim umarım sorun olmaz sizin için*
Yorumlar
Yorum Gönder