Aynı Yıldızın Altında, John Green’in yazdığı bir kitap.
Detaylara inmeden kısa bir özet geçecek olursam şunları söyleyebilirim. Kitapta
Hazel Grace Lancaster’in kanserli hayatı anlatılıyor. Destek Grubunda Augustus
Waters ile tanışmasıyla kitap başlıyor denebilir. Hazel’ın soluk yolları ile
ilgili bir problemi varken Augustus Waters’ın da bacağıyla ilgili bir problemi
var. Hazel onun eski ölen kız arkadaşına benzediği için ona durmadan bakması
ile tanışıyorlar.
Bana kalırsa kitap çok basit yazılmış. Birkaç kitap okuyan
herkes yazabilir bence bunu. Neden bu kadar abartılmış hala tam olarak
anlayabilmiş değilim. Sıkıcı değil, akıcı da değil. Gerçekten hak ettiğinden çok fazla abartılıyor. İnternette
öve öve bitiremeyen insanlar yüzünden olsa gerek. Zaten ben bunu internetten
görüp almamıştım. Kitapta üslup iyi değildi. Bazı yerlerde takılıyordum ve
tekrar okumak zorunda kalıyordum. Gerçekten can sıkıcı bir şeydi. Yazarın
üslubunu o kadar övmelerine kesinlikle katılmıyorum. Belki çevirmenin
affedersiniz ama salaklığı yüzündendir. Çünkü birkaç tane öyle bir çevirisi var
ki görseniz söversiniz. Ki ben sövdüm.
“Acı olmadan mutluluğun kıymetini nasıl
bilecektik,” gibi bir sözü varmış sanırsam Augustus’un. Yazar bunu “Dünya bir dilek
gerçekleştirme fabrikası değil,” diye çevirmiş. “Okay,” kelimesini sanki bir
tripmiş gibi “Peki,” diye çevirmiş. Neden böyle yapmış olabilir diye soracak
olursanız bana kalırsa kendi tarzını koymaya çalışmış. Pegasus Yayınları’nın bu
çevirmene verdiği paraya acıyorum resmen. Çok mu aramışlar bunun çevirmesi
için? Her neyse eğer sorun yazarda değilse ve çevirmendeyse bu sefer suçlu olan
Pegasus Yayınları olur. Kitaba dönecek olursak sonu çok basit bitiyor. Azıcık
zekası olan herkesin tahmin edebileceği bir şekilde elbette. Kitap vasattı. Ne
iyi ne kötüydü. Benimle aynı görüşte olmayabilirsiniz ama bunu okuduktan sonra
bana hakaret edemezsiniz. Bu benim fikirlerim. Bu arada kitabı okumasanız da
olur. Daha detaylı bir özete bakıp geçebilirsiniz. Okusanız da okumasanız da pek bir şey fark etmez. Bir tek üslup ve çeviriler açısından puan kıracağım. Çevirmen ne alaka diye soracak olursanız bile bu benim için önemli. Kurgusu basit, ama yinede okunabilir. Fakat bu kadar abartılması gerçekten saçma. Bu yüzden kitaba
VERDİĞİM PUAN: 3/5
Tekrar bir not: En iyi fan art yapılan kitap bu bence.
sevgili qnq bu kitaba laf atman beni kırdı bilesin.
YanıtlaSil-No 1 hayranın
Laf atmadım ki sadece düşündüklerimi yazdım. :D
YanıtlaSilsevgili qnq,
Sildüşüncelerini sikeyim.
-No 1 Hayranın
hadi eyw
Blogumu mahvetmemeniz dileğiyle iyi günler :)
Silgit geber :3
YanıtlaSilAslında çevirmen için dediğin her şeyde haklısın ve kitabın sonundaki basitlikle ilgili. Birini öldürmeyi o kadar istiyorsa doğru karakteri öldürdü ama daha ilginç bitebilirdi. Kitap çok ilgi gördüğü için gözümde basit kaldı yoksa sadece "hoş" denilebilecek bir kitap bence. Ayrıca fan artları da cidden ii yapıyorlar .d
YanıtlaSilSana kesinlikle katılıyorum! Sonunu herkes tahmin edebilirdi zaten. Bende daha ilginç bir son beklerken böyle bitmesi gerçekten üzücü oldu. Zaten seri de değil.
SilBende sana katılıyorum ama yinede kitapta alınan esas konunun güzel olduğunu düşünüyorum. Ve senin yazdıklarına ek olarak bence Hazel, Augustus'un ölümüne karşı çok fazla tepkisiz kaldı veya yazar Hazel'in gerçekten hissettiklerini tam olarak yazıya aktaramadı ama yinede Hazel'in kitapta olan düşüncelerinin ve duygularının en azından bu konuda yetersiz kaldığını düşünüyorum.
YanıtlaSilBenim değinmediğim bir yere değinmişsin. Bence de çok tepkisiz kaldı. Yazar acaba burukluğunu yansıtmaya mı çalıştı diye düşünmüştüm ilk okuduğumda ama öyle olmadığını fark ettim. Ne bileyim karakter çok tepkisiz kaldı.
Silarkadaşım sana şu konuda teşekkür etmek isterim çünkü dkkat etmediğim yerler değinmişsin ama şunu söylemeliki ben bu kitabı tek solukta bitirdim ,ağlamadım fakat gerçelten etkiledi benim puanım 4/5 olurdu saygılarımla ;)
YanıtlaSilBence gayet basit yazılmış bir kitap. Bundan daha iyi kitaplar okuduğu miçin 3/5 verdim.
SilSana kesinlikle katılıyorum. Çok çok çok haklısın! Çok abartılmış bir kitap. Okuduğum çoğu kitapta kız ve erkek tanışıyor, biri ölüyor vs. zaten. Diğer kitaplarla hemen hemen aynı sayılır konu. Sadece kanserler bu kitapta. Augustus'un ölümü çok basit yazılmıştı. Bunda da katılıyorum sana. ''Augustus Waters, bla bla saatinde Memorial Hastanesi'nde yoğun bakımda öldü.'' Bu ne ya? Tamam John Green ile bir sorunum yok, ama çok basit! Biraz daha detaylandırılmayı hak ediyordu bu kitap. En çok çevirmenler konusunda katılıyorum sana. Ya 'Peki' diye neden çevirmişler onu öyle? Atar yapıyorlar sanki. Görüşlerimiz hemen hemen aynı. Tebrikler tekrar. Çok başarılı yazıyorsun. Devamı gelmesi dileğiyle.. :3
YanıtlaSilAynen benimde John Green ile ilgili bir problemim yok ama birde Augustus ve Hazel en tatlı çift seçilince kan beynime sıçradı. Gerçekten fazla abartılıyor.
SilYazdıklarının hepsine katılıyor muyum? Hayır. Bir faultfanatic olmama rağmen haklın olduğun bir yer vardı şu eleştiri şeysinde. Evet, kitap güçlü bir kurguyla basit yazılmış bir eserdi. Ona rağmen mükemmeldi.
YanıtlaSilKüfür ya da hakaret etmek istemem o yüzden sadece anlatmaya çalışıyorum. Şöyle düşün; Birisi -diyelim ki ben- senin fandomlarına aynı, şu yukarıdaki gibi eleştirilerde bulunuyor. Sade bir şekilde kitaptan hiç haz etmediğini, nefret ettiğini dile getiriyor. Mesela THG? Ya da PJO? Bu hoş olmazdı değil mi? Her neyse. Renkler ve zevkler tartışılmaz.
Diğer bir konu diğer eleştiri/ yorum her neyse işte; onları da inceledim. Özeti dahi güzel anlatıyorsun. Kuru ama akıcı bir anlatım.
Dipnot: John Green'in ilk kitabı olan LFA'yı da okuduğunu öğrendim. Eğer onun hakkında da eleştirilerini (!) dile getirirsen sevinirim. Yazılarını okumak zevkli oluyor :)
Teşekkür ederim ve ben TFIOS'dan nefret etmiyorum. Tam tersi önceden bayağı bir hayranıydım filmi için günleri sayıyordum ama nedense soğudum işte. Yine de güzel bir kitap ama. Bu arada konular hakkında kuru ama akıcı bir anlatım demişsin. Kuru derken neyi kast etmek istedin çünkü sizin görüşlerinizi çok ciddiye alıyorum ve ona göre düzeltmek isterim :)
SilKelimelerin basit ama özeti daha farklı kılıyor benim için. Güzel demek istedim. Düzeltmen gereken bir şey yok.
SilBen biraz geç okumuşum kitabı. Kitabın bazı kısımlarını çevirmenin zor olduğunu düşünüyorum, ama çevirmen konusunda ben de bir iki şey söylemek istiyorum. Yabancı bir dili bizim dilimize, kültürümüze çevirirken kendimizi daha iyi tanımalıydık diye düşünüyorum. Eleştirilere baktığımda sadece ben mi farkettim, bu konuya değinen varsa da görmedim. Çevirmen 'enişte' olatak çevirmesi gereken yerleri kayınbirader olarak çevirmiş. Belki İngiltere'de ikisi için de tek kelime kullanılıyor olabilir, ama Türk toplumu için bu detay önemli. Ayrıca, fiyonk makarna tabirini hiç duymamış mıdır ki, kurdele makarna diye bir laf icat etmiş. İngilizce'ye yeterince hakimdir, ama sanırım dilimize daha hakim olması gerek, özellikle de bu işi profesyonel olarak yapıyorsa...
YanıtlaSil